ÖYLE ŞEY OLMAZ DEMEYİN

Aklı etkin kullanmak, insan olmanın gereÄŸi ve en büyük sorumluluÄŸudur. Her insan da, yaratılışında ona verilmiÅŸ olan aklını etkin kullanmak için, eÄŸitilmesi gerekir. Peki, bu nasıl yapılacak, okullar bunun için varlar. Bilirsiniz oralarda verilen eÄŸitim, insana aklı nasıl etkin kullanabileceÄŸinin öÄŸretildiÄŸi yerlerdir. EÄŸitim, esas itibariyle insana aklını etkin kullandırma sanatıdır. Akıllı insan da, öncelikle aklını nasıl kullanabileceÄŸini öÄŸrenendir. Bunun en kestirme yolu, baÅŸkalarının tecrübelerinden yararlanmasını bilmekten geçer. Öyleyse yaratılışı itibarı ile insan, ilgi alanına giren her ÅŸeyi anlamak, anlamlandırmak ve açıklamak ister.
Bilimsel bilgi, bilimsel bir yöntemle ve aklın kullanılması sayesinde elde edilmiÅŸtir, öyle deÄŸil mi? Öyleyse ÅŸöyle söyleyebiliriz, bilim, insan ürünüdür. Çünkü bilim ve her türlü bilimsel faaliyetin temelinde de insan aklı yatmaktadır. İşte bunun için de öncelikle doÄŸru, saÄŸlam ve güvenilebilir bilgi ve belgeye ihtiyaç vardır. Akıl, sahip olduÄŸumuz her türlü bilginin de öÄŸrenmekte olduÄŸumuz her ÅŸeyin de ne kadar güvenilir olduÄŸunu bize göstermektedir. DoÄŸru, saÄŸlam, güvenilebilir bilgiye sahip olduÄŸumuz zaman, akıl sayesinde bilmediÄŸimiz ÅŸeyleri de bilmeye baÅŸlarız. Bu doÄŸrultuda bilimsel yöntem ve yönteme dayalı bilimsel düÅŸünme biçimi ortaya çıkar. AraÅŸtırma, deney, gözlem gibi teknikler, olay ve olguları daha iyi anlamamıza ve yeni bilgi ve bulgulara ulaÅŸmamıza imkân saÄŸlar. DoÄŸru bilgi, insana madde üzerinde tasarruf gücü verir. Åžunu iyi bilmeliyiz ki, bilim, ancak akıl sayesinde var olabilir.
Kur'an-ı Kerim’de aklımızı kullanmamızı emreden birçok ayet var. Nitekim insanın başına gelen bütün olumsuzlukların, aklını kullanmayan insanın tercihlerinin sonucu olduÄŸunu hatırlatan Kur'an-ı Kerim’deki ÅŸu ayet ilginç deÄŸil mi? Nisa suresi 79. ayette mealen ÅŸöyle diyor: “(Ey insanoÄŸlu!) Sana gelen her iyilik Allah’tandır, başına gelen her kötülük ise kendindendir.” İnsan evladının başına gelen musibetlerin hepsi doÄŸrudan aklın ya devre dışı bırakılmasıyla, ya da etkin kullanılmamasıyla ilgili yani… Hatırlarsanız ÅŸöyle bir atasözümüz var: “Akılları pazara çıkartmışlar, herkes yine kendi aklını almış.” Veya ÅŸöyle de denilebilinir, “Akıllar gelin olmuÅŸ, herkes kendininkini beÄŸenmiÅŸ.”
Unutmayalım ki, ülkelerin başına gelenler de, aklını kullanmayanların tercihlerinin sonucudur.  Yıllar önce yapılan bir araÅŸtırmanın sonucu da ilginçti:  Batılılar akılları ile DoÄŸulular ise duyguları ile hareket eder, sonucuna varılmıştı. Hatırlatmak için soruyorum, biz hangi coÄŸrafyada yaşıyoruz? Öyle ÅŸey olmaz demeyin, “Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz!” İşte oldu, bir de Anayasa maddesi haline getirmedik mi? Bir kiÅŸi ne diyorsa öyle oluyor… Bir kiÅŸi kendi davranışını, tutumunu baÅŸkalarınınkinden daha üstün görmüyor mu? Herhangi bir konuda onun gibi düÅŸünmeyenleri kusurlu kabul edilmiyor mu? Yasama, yürütme devre dışı deÄŸil mi? Adalet örselenip ötelenmedi mi, hatta Anayasa Mahkemesi kararı yerel mahkemece geçersiz kabul edilmedi mi?! Neyse, ÅŸimdilik yapılacak bir ÅŸey yok. En azından kısa vadede...
İnsan aklını kullanabildiÄŸi kadar insan olur; bildiÄŸi ve anladığı kadarıyla da hayatını idame ettirir. Ülkelerde canlı birer varlık insan gibidir. Ülke olarak aklımızı kullansaydık, ekonomimiz bu durumda olur muydu? Alım gücümüz böyle düÅŸer miydi? Aslında insan, aklı ne kadar kullandığının, ne kadar etkin kullanabildiÄŸinin de hesabını vermek durumundadır...

Yorum