Yarınımıza Işık Tut

Anne babalar, çocuklarının kaliteli bir yaÅŸam sürebilmesi için ihtiyaç duyabilecekleri becerileri kazandırma gayretindedirler. Bu becerilerin içeriÄŸinde öncelikli neler olmalı, gibi bir soru aklımıza gelebilir: 21. yüzyıla geldiÄŸimiz bu çaÄŸda, öncelikle dünya ortak dili olan matematiksel 4 iÅŸlemi çok iyi öÄŸrenilmeli. İyi bir medya okuryazarı olunmalı. EleÅŸtirel düÅŸünme ve problem çözme becerilerine sahip olup yaratıcı olmalı, kendini yenileyebilmeli, diÄŸer insanlarla iyi iletiÅŸim kurabilmeli ve iÅŸ birliÄŸine açık olmalı, deÄŸiÅŸimlere uyum saÄŸlayabilmeli, giriÅŸimci olmalı, üretken olmalı, sorumluluk sahibi olmalı, güven oluÅŸturma ve çatışma yönetimi gibi sosyal becerilere sahip olunmalıdır.
Anne babaların bu becerileri geliÅŸtirmek için attığı temeller, bildiÄŸiniz gibi ancak okul ortamında geliÅŸtirilebilir. İşte burada eÄŸitim kurumlarımıza ve öÄŸretmenlerimize büyük bir sorumluluk düÅŸüyor…
Daha önceki “Yeni Bir EÄŸitim Türü” baÅŸlıklı yazımda da anlatmıştım, 14 yılda altı Milli EÄŸitim Bakanı deÄŸiÅŸti ve her bakan yeni bir eÄŸitim modeli arayışına girdi. GeldiÄŸimiz nokta, geleneksel eÄŸitim sistemimizin bir sonucudur. Geleneksel eÄŸitim sistemimizde, öÄŸretmen direktifler yaÄŸdırıp, salt bilgi aktarır konumdaydı. Bu model, Milli EÄŸitim Bakanını yeni bir eÄŸitim modeli arayışına itekliyordu. Ne yazık ki bu denemelerin hepsi bir sonraki bakanı da arayışa itti. GeleceÄŸimizi emanet edeceÄŸimiz çocuklarımız deneme tahtası olurken, eÄŸitimciler de sürekli deÄŸiÅŸen mevzuat, yönetmelik, genelge vb.den dolayı moral-motivasyon bozukluÄŸu yaşıyorlar.
EÄŸitim süreklilik esasına dayalı devlet politikası olarak yürütülmesi gerekir, aksi takdirde, görüldüÄŸü gibi, hangi model olursa olsun istenilen baÅŸarı elde edilemez…
Milli EÄŸitim Bakanı, yeni okutulacak müfredattaki son deÄŸiÅŸiklikleri tartışmaya, önerilere açmasını olumlu buluyorum. Ancak daha geniÅŸ zamanda ele alınıp, günün ÅŸartlarına, geliÅŸmelerine ve ihtiyaçlara göre yönetmeliklerde, müfredatta deÄŸiÅŸiklikler ve güncellemeler yapılabilir. EÄŸitimin tüm kesimlerince mutabık kalınarak bir orta yolda buluÅŸulmaya çalışılsa, netice mutlaka bu günkünden çok daha iyi olur. Burada asıl olan “iyi niyet”tir. Çünkü “niyet hayır olursa, akıbette hayır olur.Müfredat deÄŸiÅŸtirme çabasını toplumsal kutuplaÅŸma, ayrışma, ötekileÅŸtirme, dışlama yeni fitnelere yol açmayacak bir “iyi niyetli” adım olarak atmak gerekir.
ÖÄŸretmeni ve tüm kesimleri muhatap almadan hiçbir deÄŸiÅŸiklik devletimize, milletimize olumlu sonuçlar getirmeyecektir.Åžunu hiç unutmayalım ki, eÄŸitimin ana taşıyıcı unsuru öÄŸretmendir.ÖÄŸretmenliÄŸi yeniden itibarlı bir meslek erbabı olarak görmeden hiçbir baÅŸarı elde edilemez.
Çocuklarımız hepimizin, tüm okullarımız da Türk milletinindir. Türk milli eÄŸitimi devlet politikası olarak süreklilik ilkesine göre yönetilmeli, birilerinininisiyatifine, tasallutuna, müdahalesine ve vesayetine bırakılmamalıdır.
Türk milli eÄŸitimi; bizi biz yapan ortak milli deÄŸerler üzerine inÅŸa edilmeli. Ortak deÄŸerler hiçbir ÅŸekilde tartışma konusu yapılmamalı. Ortak deÄŸerlerimizin yozlaÅŸtırılıp, itibarsızlaÅŸtırılması milli birliÄŸimize ve bağımsızlığımıza halel getirir.
Beklentim her bir insanımızı milli, insani ve evrensel deÄŸerlerle donanımlı, vasıflı, ahlaklı, çalışkan, üreten, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olarak yetiÅŸtirme mücadelesi gayreti içerisinde olunması.Haydi! El ele, gönül gönüle vererek daha çok çalışarak maddi-manevi kalkınmayı gerçekleÅŸtirmeliyiz.

Yorum